10 Temmuz 2013 Çarşamba

Kuran'da Baş Örtüsü


Kuran’da Baş Örtüsü

Hz. Ömer (ra), Peygamber Efendimiz’e sık sık “Ya Resûlallah, evinize hayırlı hayırsız kimseler girip çıkıyor. Müminlerin anneleri olan hanımlarınıza örtünmelerini emretseniz.” diyordu. Allah’ın emri olmadan hüküm vermeyen Kainatın Efendisi, Hz. Ömer’in bu ısrarlı talebini sükûtla karşılıyordu. Ancak günlerden bir gün, Yüce Allah (C.C), Habibi’ne (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) örtü ayetini indirdi: “Peygamber hanımlarından bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin…” (Ahzab, 53)


Bu ayetle Hz. Ömer’in, Peygamber Efendimiz’den istediği, kadınların örtünmesiyle ilgili hüküm nispeten gelmişti. Ancak buna rağmen henüz kesin bir örtü hükmü veya ölçü ile ilgili bir detay söz konusu değildi. Bir gün Efendimiz’in hanımlarından Hz. Sevde’yi dışarıda gören Hz. Ömer ona seslenerek, “Ya Sevde, haberin olsun ki biz seni tanıdık.” demişti. Yaşanan bu olay üzerine ise tesettürü emreden ikinci ayet nazil oldu:


“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların hür ve iffetli hanımlar olarak tanınmaları ve eziyete uğramamaları için daha uygundur...” (Ahzab, 59)


Bu ayet ile tesettürün kapsamı daha geniş bir tanımlanma imkanı bulmuştu. Ancak halen dışarı çıkarken örtüyü emreden söz konusu ayet de, kime karşı nasıl örtünüleceğiyle ilgili detay içermiyordu. Bu nedenle ki o dönemde kadınlar tam bir tesettüre sahip değildi. Gerdanları açık bir şekilde dışarıda gezebiliyorlardı. Örtü konusunda nihai noktayı gösteren ayet ise çok geçmeden geldi ve Allah (C.C) örtünün sınırlarını kesin olarak tayin etti:


“Mümin kadınlara söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, namuslarını korusunlar. Ziynetlerini ise, görünmesi zaruri olan kısımlar müstesna, açığa vurmasınlar. Başörtülerini de yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler…” (Nur, 31)


Asr-ı saadet kadınları Allah’ın bu emrini duydukları an tatbik etmişti. Hiç şüphe yok ki örtü ile ilgili olan ayetlerinin yavaş yavaş (üç aşamada) indirilmesi o günün değil, aslında bugünün hanımları için daha çok anlam ifade ediyor. Kaldı ki bu durum nefse ağır geliyor ve kadını aksini yapma konusunda elbette zorluyor. Hele ki birde çevremiz zehirli sarmaşık misali aksini dikte edip duran insanlarla dolu ise...


Oysa ki gelen örtü emri ile kadın; Yüce Allah'a kul olma, itaat etme ve nefsi terbiye etme konularında kendini eğitiyor ve kendini başkasına değil Yüca Rahman'ın isteği doğrultusunda O'na beğendirmeye yöneltiyor.


Peki örtüde ölçü ne olmalı ?


Asr-ı saadetin annelerinden Hz. Aişe, örtü ile ilgili ayetler indikten sonra, örtüsüne oldukça dikkat ediyordu. Ancak bir gün Hz. Aişe, Peygamber Efendimiz’in (S.A.V) yanına gelen bir âmânın yanında tesettüre riayet etmedi. Fahr-i Kainat Efendimiz, onu böyle görünce ikaz etti. Hz. Aişe (ra) “Ya Resûlallah âmânın yanında da mı?” diye sorunca Rahmet Peygamberi (S.A.V), “Ya Aişe, sen de mi âmâsın?” buyurarak örtünün ölçüsünü belirtti. O (S.A.V) bu sözü ile yabancı erkeklere karşı olması gereken örtü hassasiyetinin ölçüsünü de belirterek adeta günümüz hanımlarına da sesleniyordu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder